Paylaş |
|
Tweet |
Bir vadi tabanına kurulu ve ortasından Yeşilırmak geçen Amasya Osmanlı’ya en fazla şehzade yetiştiren şehirlerimizden birisidir. Çelebi Mehmet, Fatih Sultan Mehmet, II. Murad ve Yavuz Sultan Selim şehzadeliklerini burada yapmışlardır. Çok şehzade çok cami demek, bu nedenle Amasya gezilecek yerlerin başında camiler geliyor.
Amasya denilince Amasya Elması ve Ferhat ile Şirin hikayesinin geçtiği dağ gelir. Bu hikayeyi daha önce yazmıştım. Bir delikanlının aşkı uğruna dağı delmeye çalışmasını anlatıyor. Bir tek taş için havalara zıplayan zamane genç kızları “dağ deldiren” Şirin’i kıskanıyorlardır sanırım.
Bu hikaye Pers kaynaklı Türk destekli bir hikaye. Amasya’da mevcut su kanalları ise Helen dönemi sonları ile Roma dönemi başlarına ait. Yani mevcut kanallar Ferhat’ın imalatı değil. Fakat genç aşıkların temsili kabirleri ve Ferhat ile Şirin hikayesinin yazılı olduğu kitabe bu kanalların bitişiğinde mevcut.
Amasya’yı yekten görmenin en pratik yolu Amasya Kalesi’ne çıkmak. Şehir ayağınızın altına geliyor. Kaleye çıkarken bir su kuyusu var. Yolu oldukça dik olduğunu söylemek mümkün. Kaleye giderseniz uzaktan bile görülen “Kral Kaya Mezarları”nı da ziyaret edebilirsiniz. Muğla Fethiye’de bulunan Likya kral mezarlarına benzeyen bu mezarlar zamane Pontus krallarına ait. Demek ki o devirlerde moda bu imiş.
O kadar yükseğe çıkıp da yorulamam diyorsanız şehrin içindeki yalı boyu evlerini ziyaret edebilirsiniz. Çoğu restore edilerek işletmeye açılan bu evler zannımca eski Amasya eşrafına ait konaklar imiş. Amasya’yı tanıtan kartpostal ve posterlerde yer alan yalı boyu evlerinin arasında dolaşmak hoş olur değil mi?
Amasya’nın simge konaklarından en önemlisi belki de Hazeranlar Konağı’dır. Sonradan restore edilip Etnoğrafya müzesine çevrilen bu konağı ziyaret etmeyi unutmayınız. Yapılacaklar listesine saat kulesinin altında fotoğraf çektirmeyi de yazın.
On dokuzuncu yüzyılda saat kulesi yaparak modernleşmeye çalışan bir ”Tanzimatçı” kafası var biliyorsunuz. Zamanında bebeğin mamasından, askerin kumanyasından kısıp her yere saat kulesi yapmışlar. Şimdilerde ise sadece altında fotoğraf çekmeye yarıyor.
Amasya’da gezilecek yerlerin gerisi falanca medrese filanca camii şeklindedir. Onları da minareleri takip edip bulabilirsiniz. Ben sadece birisine, İkinci Bayezid Camii’ne değineceğim. Halefleri ve seleflerinin aksine savaşmaktan ziyade namaza düşkün olan bu padişahın adını taşıyan cami, şadırvanından kubbesine, dönemin Türk sanatını en iyi şekilde yansıtan estetik kapısına kadar şık ve kullanışlı. Yani görmemişin camisi değil sofu camisi niteliği taşıyor.
Ha bir de Amasya Arkeoloji Müzesi var gezebileceğiniz. Zaten bu şehre arkeoloji ve tarih meraklıları daha çok geliyor. Gelmişken müzeye uğramak lazım.
Son olarak Amasya’da ne yenir sorusunun cevabını vereceğim. Amasya’da Tokat kebabı yenir. Doğruya doğru, buraya Mc GDO veya Urfa Sofrası açılana dek burada en lezzetli yiyebileceğiniz şey Tokat kebabı.