Hayalimdeki karavanla Bozcaada gezisi

Paylaş
 

Bazı yerlerde pansiyonda konaklamak avantajlıdır, bazılarında ise otel tercih etmek gerekir. Bazı yerlerde ise kamp yapmak çok güzeldir. Bozcaada ise tam da karavancılara göre bir yerdir.

Neden mi ? Çünkü adada konaklama seçenekleri sınırlı ve karavancıları sevindirecek kadar bakir koyları var.

İşte ben de hayalimdeki  karavan ile yola çıkıyorum…

Geyikli limanından feribotla Bozcaada’ya ulaştığımda zamana meydan okuyan kale beni selamlıyor.. Karavanı çarşı girişine park edip sanki 100 yıl değişmeden kalmış Bozcaada sokaklarını dolaşıyorum. Bir öteye, bir beriye derken bakmışım ki şehrin her sokağını adımlamışım. Süslü otantik restoranlar beni çağırıyor ama doğa beni çağırıyor gitmem lazım.

Bozcaada restoran

Bozcaada bir restoran

Bozcaada şehir merkezini Yunan ve Japon turistlere bırakıp batıya doğru yol alarak yol ayrımından kuzeye sapıyorum. Burada hiçbir insan ve tesis olmayan bir plaj var. Adını bile bilmiyorum. Rüzgarlı olduğu için kimse buraya gelmiyor. Ama kumu ve denizi efsane. Burada ne tuvalet var, ne soyunma kabini, ne de duş. Karavanımda üzerimi değiştirip rüzgara aldırmadan denize dalıyorum.

Bozcaada

Bozcaada da bir koy.

Deniz burada Temmuz’a meydan okurcasına soğuk. Ama berrak ve tertemiz. Buraya en yakın yerleşim yeri Bozcaadanın girişindeki mahalleydi, sanayi tesisi ise hiç yok. O yüzden plaj mavi bayraklı plajlara taş çıkarırcasına tertemiz.

Ada büyük, bir günde dolaşıp geri dönmem lazım. O yüzden karavanımda giyinip yoluma devam ediyorum.

 

Uçsuz bucaksız bodur üzüm bağlarını kesen yolu takip ederek Bozcaadanın en meşhur plajı olan Ayazma’ya geliyorum. İnsanlar plajda fok balıkları gibi sıkış sıkış güneşleniyorlar. İçimden “Sizi gidi zavallılar, kalabalıktan kaçıp daha kalabalığa mı sığındınız !” diyorum et yığınına bakarak. Bana bakir başka bir koy lazım diyerek akvaryum koyuna doğru yola çıkıyorum.

Akvaryum koyuna benden önce bir Hollandalı çift gelmiş. Onların da karavanı var. Onları rahatsız etmeden koyun başka bir köşesinde karavanımdan mangal malzemelerini çıkarıyorum. Öğlen oldu , biraz açım. Muhteşem manzarayı mangal dumanıyla süslüyorum.

Çayı da içince bir zamanlar soğan gemisinin karaya oturduğu, kimsenin uğramadığı bir minik koya doğru yol alıyorum.

Küçük koyları geçerek dediğim yere varıyorum. Denizde tek başımayım. Keyfim yetene dek suda kaldıktan sonra deniz keyfini sonlandırıyorum.

Bozcaadanın adı konulmamış plajlarını teğet geçen yolda ilerleyerek gün batımına sırtımı dönüyorum.  Ve bir günlük Bozcaada sefası böylece sona eriyor…

Bu yazı 834 kere okundu.
  • Site Yorum

Bir yorum bırak

YAZAR HAKKINDA