İzmir’e Efes Antik Kenti’ni Görmeye Gittim
22 Mayıs 2018
Cemal Develi

İzmir’e Efes Antik Kenti’ni Görmeye Gittim

Geçen yaz bizim komşular İzmir’e akrabalarının yanına İzmir’e gezmeye gittiler. Bu insancıklar nadiren güzel yurdumuzu dolaşan ama bir beldeye vardılar...

Geçen yaz bizim komşular İzmir’e akrabalarının yanına İzmir’e gezmeye gittiler. Bu insancıklar nadiren güzel yurdumuzu dolaşan ama bir beldeye vardılar mı keçi misali ayak basmadık yer bırakmayan tiplerden. İzmir’e giderken hayvanat bahçesini görüp geleceklerdi güya ! Efes senin, Şirince benim tam bir ay İzmir’i gezmişler. Ne de olsa araba amcalarından, gezerler tabi !

Geri dönüşlerinde anlata anlata bitiremediler. Efendim Artemis tapınağı diye bir yer varmış, ben nasıl bilmez mişim ? Şirince diye bir yeri yoksa hatırlayamamış mıyım ?

Bir iki hafta ukalalıklarını idare ettim. Garibanlar kırk yılın sırtı geziyorlar olacak o kadar dedim. Lakin aylar geçti bitmedi lafları. İş beni eziklemeye kadar varınca (üstün tarih bilgileri var mendeburların) İzmir’e gitmeye karar verdim. Sırf “Ben de gittim, anlatmayın artık şu İzmir gezinizi” demek için.

 Yıllık iznimi harcamayayım dedim. Hafta sonu uçakla İzmir’e gittim. Bir günde gezebildiğim kadar gezip dönecektim. İzmir’de boyoz molası verirken sordum karşımda oturan efendi görünümlü beye:

-Akşam geri döneceğim, sizce nereleri görmeye vaktim olur ?

Beyefendi kibarca İzmir’e sadece bir gün ayırmanın yetmeyeceğini söyledi ve ekledi:

-Ben olsam Efes’e giderdim.

Onun aklına uyup minibüsle Efes Antik Kenti’ni görmeye gittim. Burası İzmir’in Selçuk İlçesi’ne çok yakın. İzmir’den kalkan minibüsler yaklaşık bir saatte geliyorlar. Araba ile gelmek isterseniz İzmir’den güneye, Aydın yoluna çıkın bir saatte gelirsiniz.

İzmir Efes arasındaki yolda yanıma bir arkeolog oturdu. Çok şanslıydım, ondan aldığım bilgileri komşulara satabilirdim.

Nazikçe sordum Efes’i. O da sanki sormamı bekliyormuş gibiydi.  Saçlarının çoğunu ilim yolunda dökmüş bu beyefendi onca yıl içinde biriktirdiği bilgileri bana aktardı, hatta empoze etti resmen. Efes’in tarihini anlatmaya başlarken cilalı taş devrine kadar indi. “Yok artık!” diyecektim neredeyse. Ama beyefendi gayet ciddiydi.

Efes tiyatro

Efes antik tiyatrosu

Efes’e ilk yerleşimler cilalı taş devrinde başlamış (Milattan önce bilmem kaç yılı artık siz düşünün!) Buranın iklimi yaşamaya gayet elverişli olduğu için insanlık tarihinin her döneminde burası gözde yerleşim yeri olmuş. İnanmayacaksınız ama bir zamanlar bir liman kenti imiş ve deniz ticaretinin önemli üstlerinden biriymiş. Bu yüzden de buranın eski halkları genelde zengin insanlarmış. Şimdilerde ise deniz meniz yok ortada. Limana yıllarca kum dola dola şehir denizden uzaklaşmış ve önemini giderek yitirmiş.

Antik Yunanlıların burayı keşfetme hikayesini anlattı bana. Efsaneye göre Atina kralının oğlu Ege’nin karşısını merak etmiş. Tapınağa gitmiş, rahiplere danışmış. Onlar da balık ve domuz sana yol gösterecek demiş. Delikanlı yanındaki adamlarıyla Ege’yi geçip Anadolu’ya ulaşmış, yanında getirdikleri balıkları deniz kenarına döküp ateşte pişirmeye başlamışlar. Balıkların kokusuna gelen bir yaban domuzu çalıların arasından aniden çıkıp kıyıdaki balıkların birini kapıp götürmüş. O an Yunan prensi rahiplerin kehanetini hatırlamış. “Buraya bir kent kuruyoruz” demiş. İşte Efes böyle kurulmuş.

Her dönemde önemli bir liman kenti olan Efes Romalılar gelene dek Pers-Yunan iktidar çekişmesinin sembol yerlerinden birisi olmuş. Güçlü olan Efes’i yönetiyormuş. Her iki taraf geri çekildiklerinde ise Lidya kralları idare ediyormuş burayı. Bu nedenle her türlü medeniyetin izlerini kalıntılarda bulmak mümkün.

Efes’e gittiğimde en çok şaşırdığım şey Kuranı Kerimde Ashabı Kehf denilen yedi uyurların mağarasının burada olmasıydı. Birlikte dolaştığım arkeoloğa sordum:

-Mersin taraflarında değil miydi mağara ?

Meğerse    dünyanın 33 ayrı yerinde (Genelde Anadolu civarında buralar) yedi uyurlara atfedilen mağara varmış. En ünlüsü Tarsus’takiymiş ama Hristiyanlar Efes’tekini asıl yedi uyurlar mağarası kabul ediyorlarmış.

Hazır arkeoloğu bulmuşken Artemis Tapınağı’nı sordum. Bir iki bilgi öğrenip komşulara satmadıkça rahat edemeyecektim.

-Eskiden ibadetler Artemis Tapınağında yapılırmış, değil mi?

Sanki bilirmiş gibi bir havam vardı. Yaşlı adam üşenmeden anlattı. Meğer Artemis Tapınağı dünyanın yedi harikasından biriymiş. Dünyanın ilk mermer tapınağı imiş ve aynı zamanda alışveriş yeri olarak kullanılıyormuş. Uzun süre kullanıldıktan sonra adını ölümsüzleştirmek isteyen bir Yunanlı tarafından yakılmış.

Efes

Efes mermerli yol

Mermerli yoldan yürüyüp antik tiyatroya varınca gördüğüm ihtişam karşısında kalakaldım. Sorma ihtiyacı hissettim:

-Burada eskiden kaç kişi yaşıyordu da bu kadar büyük bir tiyatro var burada!

Arkeolog şaşkınlığımı tebessümle karşıladı:

-Burası Roma’nın Asya Başkentliğini yapmış bir şehir. O zamanlar nüfus ikiyüzbin kişiden fazlaymış. Daha bu bir şey değil. Bu şehirde, hamam, jimnastik merkezi, senato, stadyum birkaç tane bazilika ve tapınak var.

Bir günde değil İzmir’i, Efes’i bile tam anlamıyla gezemeyeceğimi anlamıştım. Kütüphanenin önünde durup yapının ihtişamını bir süre seyrettim. Bu dünyanın en eski ve en önemli kütüphanelerinden biri olmalıydı. O zamanların hayatını kafamda canlandırmaya çalıştım. Kitap okuyan spor yapan asiller. Tiyatroya gelen vatandaşlar…

Efes Celsius Kütüphanesi

Celsius Kütüphanesi

Adam bana ilginç bir şey daha söyledi. Meryem Ana’nın evi de buradaymış. “Gerçi Silifke’de de Meryem Ana evi var ama Hristiyanlar burayı gerçek Meryem Ana evi kabul ediyorlar.”

O gün tanıştığım arkeolog beyefendi bana epey yardımcı olmuştu doğrusu. Artık komşulara kızamıyordum. Dünya tarihinin yarısı Efes’te yatıyordu…

 

 

 

2 adet yorum var.

  1. tuncay dedi ki:

    çok güzel bir yazı

  2. sedat dedi ki:

    Ara sıra ben de yapmalıyım böyle şeyler

Bir Yorum Bırak

Tüm Hakları Saklıdır © 2015-2022